Artroplasti / Eklem Protez Cerrahisi
Artroplasti ya da eklem protez cerrahisi, tamamen aşınmış eklem yüzeylerinin yerlerine implantların konulduğu bir cerrahi işlemdir. Yani işlevini yitiren eklemler yapay eklemlerle değiştirilir. Bu cerrahi işlem genellikle osteoartrit (kireçlenme) ve romatoidartrit tedavisinde kullanılır. Bazı eklem çevresi kırıkların (özellikle kalça ve omuz) tedavisi için de artroplasti gerekebilir. Eklem protez cerrahisi, ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi semptomlarda ciddi iyileşmeler sağlayarak hastaların yaşam kalitesini artırabilir. En sıklıkla diz, kalça ve omuz gibi büyük eklemlere protez uygulanmaktadır. Geliştirilmiş implantlar ve cerrahi teknikler sayesinde artroplasti cerrahisi günümüzde oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Hastalar cerrahi sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarının da katkısıyla normal günlük aktivitelerine geri dönebilmektedirler.
Artroskopi / Spor Hekimliği
Artroskopik cerrahi, eklem içi sorunların kamera ve görüntüleme sistemi yardımıyla minimal invaziv bir şekilde tedavi edilebildiği özelleşmiş bir ortopedik cerrahi tedavi yöntemidir. Spor yaralanmaları ve diğer travmaların neden olduğu eklem içi sorunlar, menisküs yırtıkları, kıkırdak sorunları ve bağ yaralanmalarının tanı ve tedavisinde artroskopi yaygın olarak kullanılmaktadır. En sıklıkla artroskopi yapılan eklemler, diz, omuz ve ayak bileği olup daha az sıklıkla dirsek, el bileği ve kalça ekleminde de uygulanmaktadır. Açık cerrahiye göre daha az ağrı olması ve hızlı iyileşme ve normal günlük aktivitelere dönüş artroskopinin en önemli avantajlarıdır. Komplikasyon oranı da açık cerrahiye göre daha düşüktür. 
Ortopedik Onkoloji
Ortopedik onkoloji, kemik ve yumuşak doku tümörlerinin tanı ve tedavisi ile ilgilenen ortopedi disiplinidir. Ortopedik onkoloji, takım çalışması gerektiren multidisipliner bir alandır. Özellikle malign tümörlerin tedavisinde çoğu zaman tek başına cerrahi tedavi yeterli değildir. Kemoterapi ve radyoterapitedavi protokolüne birlikte ya da ayrı ayrı eklenebilir. Bazı tümörlerde de tümörün tipine ve evresine göre cerrahi tedavi uygun olmayıp kemoterapi ve radyoterapiden yararlanmak gerekebilir. İyi bir cerrahi teknik, kemoterapi ve radyoterapi kullanılarak günümüzde çoğu zaman uzuv kurtarıcı cerrahi uygulanırken, özellikle damar ve sinir tutulumu yapmış agresif tümörlerde amputasyon yapılmak zorunda kalınabilir. İşte tüm bu tedavi yöntemleri içinden hastaya hangisinin uygun olduğuna karar verilmesi tedavide en önemli aşamalardan biri olup burada ortopedik onkoloğun rolü önemlidir. 

Kemik ve yumuşak doku tümörleri, diğer tüm tümörlerde olduğu gibi tanı konulduğunda hastalarda korku ve endişeye neden olur. Bununla birlikte erken tanı konulmuş olgularda iyi bir cerrahi teknik ve multidisipliner yaklaşımla iyi sonuçlar almak mümkündür. 

Travmatoloji
Travmatoloji, trafik kazası, doğal afet, ateşli silah yaralanması, yüksekten düşme, çarpma ya da günlük hayatta görülen daha basit travmalarla olan kemik ve yumuşak doku yaralanmalarının tanı ve tedavisi ile ilgilenen ortopedi disiplinidir. Travmatologlar, kırık, çıkık, bağ yaralanması ve diğer travmatik sorunların tedavisi için cerrahi ve konservatif tedavi yöntemlerini kullanırlar. Omurga yaralanmaları, pelvis-asetabulum kırıkları, uzun kemik kırıkları, büyük ve küçük eklem çıkıkları, kırıklı-çıkıklar, el ve ayak yaralanmaları travmatolojinin ilgi alanına girer. Her yaş grubundan hasta travmaya maruz kalabilir. Yeni doğan bir bebekte doğum travması olabileceği gibi, 100 yaşındaki bir hastada basit düşme ile kalça kırığı meydana gelebilir. Hastanın yaşına, tıbbi durumuna, kırığın tipine göre cerrahi ya da konservatif olarak tedavi edilir. 

Kırığın cerrahi tedavisi, özellikle tek kemik kırıkları, çoğu zaman çok acil değildir. Ancak kırığın emboli (pıhtı atması) gibi ölümcül komplikasyonlarından korunmak için prensip olarak kırık cerrahisi, hastanın genel durumunun müsaade ettiği en erken dönemde yapılmalıdır. Mümkünse ilk 24 saatte yapılmalıdır. 

Çoklu kırıklar ve pelvis kırıkları ciddi hayati tehlike barındırırlar. Bu hastaların yönetiminde çok hızlı ve doğru karar alınması ve uygulanması hayat kurtarıcıdır. Bu nedenle hasta acil servise girdiği andan itibaren multidisipliner ekip çalışması yapılmalı, ortopedik travmatolog ekibi yönlendirmelidir. Bu hastalarda acil eksternal fiksatör uygulaması ve “hasar kontrollü ortopedi” prensiplerinin uygulanması hayat kurtarıcı olmaktadır. 

İlizarov
Rus bilimadamı, ortopedist Gavriil İlizarov tarafından 1950’de geliştirilen ve ortopedide çığır açan bir fiksatör ve aynı zamanda tedavi yönteminin adıdır. İlizarov, orijinal fikri kendisine ait bu fiksatörü ilk geliştirdiğinde kırık tedavisinde ve kemik uzatmalarında kullanıyordu. Daha sonra kullanım alanı ortopedik cerrahide çok genişleyerek kemik enfeksiyonları (osteomyelit), kırık kaynamama (psödoartroz) tedavisi, boy uzatma, deformite düzeltme gibi konularda başarıyla kullanıldı. Daha önce tedavi edilmesi imkansız gibi gözüken parçalı kırıklar, osteomyelit olguları, enfekte psödoartrozlar, ilizarov tekniği ile tedavi edilebildi. İlizarov ortopedide gerçekten çığır açan ve etkin bir tedavi yöntemidir. Hasta tarafından kullanılması biraz zor ve zahmetli olsa da zor olgularda ilizarov, ortopedistin elini güçlendiren iyi bir tedavi alternatifidir.